Antik Roma'da yaşamış yaşlı bir adamla genç
bir çocuğun hikayesidir bu. Eğer sınırlarınızı aşamadıysanız yaşamınızda çok
eksik olduğunu fark edeceksiniz, biraz gayret yeter bence vakit geçmeden bir an
önce, özgüvenle...
Yaşlı adamın adı SARTEBUS, genç çocuğun ki ise KIM'di... Kim, yalnız yaşayan,
yiyecek ve başını örtecek bir çatıdan çok, bir neden arayan, köyden köye dolasan
bir yetimdi. "Neden" diye merak ederdi;
"Neden her şey bu kadar zor? Biz kendimiz mi
zorlaştırıyoruz, yoksa mücadele etmemiz gerektiği için mi?"
Bunlar, Kim kadar genç bir çocuk için bilgece
düşüncelerdi...
Bir gün, aynı yolda seyahat eden yaşlı bir
adamla tanıştı... Yaşlı adam, oldukça ağır görünen, üzeri örtülü, büyük bir
sepet taşıyordu. Yol kenarında mola verdiklerinde, yaşlı adam yorgun bir halde
sepetini yere koydu. Kim'e, sanki "yaşlı adam varını-yoğunu bu
sepette taşıyormuş" gibi geldi.
"Sepetin içinde onu bu kadar ağır yapan ne
var?" diye sordu Kim, Sarbetus'a...
"Onu senin için taşımak beni mutlu edecektir.
Ne de olsa sana göre çok genç ve güçlüyüm!"
O senin, benim yerime taşıyabileceğin bir şey
değil" diye yanıtladı yaşlı adam.
"Kendim taşımam gereken bir şey" Ve ekledi
"Bir gün, kendi yolunda yürüyeceksin
ve benimki kadar ağır bir sepet taşıyacaksın"
Günlerce ve kilometrelerce birlikte yürüdüler
ve Kim, Sarbetus'a "insanların neden böyle kendi kendilerine eziyet ettikleri"
hakkında sorular sordu. Ama ne yanıtlarını öğrenebildi, ne de yaşlı adamın
taşıdığı sepetin içindeki ağır yükün ne olduğunu...
Sonunda Sartebus, artık daha fazla
yürüyemeyeceği ve son kez dinlenmek için uzandığı zaman, sepetin içindeki sırrı
söyledi ve neden insanların kendi kendilerine eziyet ettiklerinin yanıtını da
verdi:
"Bu sepette" dedi Sartebus, "Kendim
hakkında inandığım ama gerçek olmayan şeyler var. Onlar, yolculuğum boyunca
ağırlık yapan
taşlardı." "Şüphenin her çakıl taşının, tereddüdün her kum tanesinin ve
yanılgının yol boyunca topladığım her kilometre taşının ağırlığını sırtımda
taşıdım. Bunlar olmadan çok ilerilere gidebilirdim. Hayalimde canlandırdığım
insan olabilirdim. Ama bunlarla, yolun sonunda, gördüğün gibi baş başayım."
Ve sepeti kendisine bağlayan ipleri bile
çözemeden, yaşlı adam gözlerini kapadı, son uykusuna daldı... Kim, sepeti Sarbetus'un
sırtından çözdü ve içini merakla açtı...
Sepetin içi bostu!...
Ve o anda sorularının yanıtını anlar gibi
oldu:
Çoğumuz, sırtımızdaki bir sepette
korkularımızı ve kendi oluşturduğumuz sınırlarımızı taşıyarak yasadığımız için,
hayallerimizle birlikte gömülüyoruz...
|