NE
YAPMALI?
Bilineni bir kenara bırakmalı ve bilinmeyeni keşfetmeye çalışmalıyız.
-
Değişen ve gelişen dünyaya adapte olmalıyız.
DEĞİŞİM...
Westminster manastırının bodrumunda bir Anglikan piskoposunun mezarının
üstünde şu sözler yazılıdır:
“Genç ve hür iken, düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek isterdim.
Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi
biraz kısıtlayarak sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da
değişeceğe benzemiyordu. İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle,
sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Ama maalesef
bunu kabul ettiremedim.
Ve
simdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki, önce yalnız kendimi
değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim. Onlardan
alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim
bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim.”
-
Vücudumuzun, beynimizin ve ruhumuzun yani bilgi dünyası ile enerji
dünyasının aslında aynı bilincin bir parçası
olduğunu anlamalıyız.
-
Bilincimizi güçlendirmeli ve derinleştirmeliyiz. Vücudumuzun, beynimizin
ve ruhumuzun gözünü aynı anda kullanmayı
öğrenmeliyiz.
-
“Dua Etmek Tanrı’yı değiştirmez, ama dua edeni değiştirir.” Soren
Kıerkegaard
-
Bütünü parçada, parçayı bütünde görebilme yeteneğine sahip olmalıyız.
-
Günlük hedeflerimiz olmalı
-
Olduğumuzun farkına varmalıyız. Ne olduğumuzu düşünüyorsak oyuz.
-
Her şeyi kontrol etmeye ve yönetmeye çalışmaktan
vazgeçmeliyiz.
-
Sinirlenmemeliyiz.
-
“Düşüncelerin hisleri,hislerin davranışları,davranışların alışkanlıkları,
alışkanlıkların karakteri belirlediğini unutmamalıyız.
NEDEN
YAPMALI?
-
Çünkü bilinen yol şartlandığımız ve alıştığımız yoldur.
-
Buda bizi dar bir alana hapseder. Bilinmeyen ise sonsuz olanaklardan oluşan
taptaze yeni bir alandır.
- Zorlayarak ulaşmaya çalıştığımız hedefler doğal yollarla karşımıza çıkan
fırsatlar kadar mükemmel olmayabilir.
-
Ne kadar zeki, ne kadar yetenekli ve ne kadar becerikli olursak olalım her
şeyi
kontrol etmemiz ve
yönetmemiz
mümkün olmayabilir.
-
Nedensellikle dolu bir evrende yaşıyoruz. Her şeyin bir nedeni vardır.
-
Başlangıç noktasına hassas bağımlılıklarımız vardır.
-
Göreli bir evrende yaşıyoruz. Her şey bir şeye göredir.
-
Yargıladıklarımızla yargılanırız.
-
Sinirlenme boşa giden enerjiden başka bir şey değildir.
-
Mutluluk bir yolun sonunda ulaşılacak bir yer, bir hedef yada bir şey
değildir. Mutluluk yolun kendisidir.
NASIL
YAPMALI?
-
Seçimlerimizle;
-
Yeni yollar denemesi için ruhumuza izin vermeliyiz. Hedefe kilitlenmeliyiz.
Yeniliklerden, yeni deneylerden korkmazsak
başarırız.
-
” Mucizeler doğaya karşı olan şeyler değildir, sadece bizim doğal olarak
bildiğimiz şeylere
karşıdırlar.” Aziz
Augustine
-
Her seçim aynı zamanda bir vazgeçiştir. Değişen ve gelişen dünyaya adapte
olabilmek için esnek ve dinamik
olmalıyız.
-
İstemin insanı harekete geçirdiğini, bir
merkeze odaklanmış hareketin ise başarıyı getirdiğini unutmamalıyız.
-
Fırsatların, karşımıza kendiliğinden çıkmasına izin vermeliyiz.
-
Her şey ilk adımla başlar. Yüz metrede yürüsek yüz kilometrede ilk adım çok
önemlidir.
- Ve biz onu neden sonuç ilişkisi içinde
incelemeliyiz.
Seçimlerimizi hayata geçirmek için elimizden geleni
yapmalı
sonrasını dert etmemeliyiz.
-
Değiştiremediğimiz şeyleri kabul edebilmek için sabır; değiştirebileceğim
şeyler için cesaret
ve aralarındaki farkı
bilebilmek için
bilgelik arayışında olmalıyız.
-
Hepimizin tek bir doğruyu algılamamız imkansız.Tek bir doğru yoktur.
Olayları algılama şeklimizi değiştirmeliyiz.
-
Yargılamayalım. Kendimizi başkalarının yerine koyalım. böylece daha zor
incinir ve incitiriz.
-
Sinirlenmektense kendimizi huzursuz hissettiğimizde, ne yapacağımızı
bilemediğimizde içimizdeki sığınağa
gitmeli,
soruna odaklanmalı ve
bütün bunlara değer mi diye düşünmeliyiz.
-
İlk kendine günaydın de uyanırken, ve ilk kendine gülümse aynalarda, bir
tatlı söz söyle kendine, tebessüm et ve
umursa kendini teşekkür et...
sevmekle başlar her şey, kendini sev...
ve paylaştıkça çoğalır sınırsız ver...
dost ol kendine dost ol...
bir sevda sun yalansız...
ve dokun kendine hesapsız...
ilk kendine günaydın de uyanırken...
ve ilk kendine gülümse aynalarda...
sonra göreceksin bin bir yüzde kendi yansımanı...
NE ZAMAN YAPMALI?
-
Şimdi...
"Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti
Derede akan su, ovada esen yel gibi
İki gün var ki dünyada,bence ha var ha yok
Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki..”
Ömer Hayyam
Kozmik evrende geçmiş ve gelecek yoktur. Sadece bugün vardır. Bu gün sonsuz
bir şimdidir ve şimdi anlardan ibarettir. hayat anlardan ibarettir.
“Bu güne iyi bak!
Çünkü o, hayattır,
Bu kısa yolda varlığın bütün çeşitleri ve
deneyimleri yatar;
Büyümenin sevinci,
Eylemin şanı,
Güzelliğin nuru.
Dün bir anı olsa da,
Yarın sadece bir hayaldir;
Ama bugün iyi yaşamak
Her geçen günü mutlu bir anı yapar,
Ve her yarını umudun görüntüsü
Bu yüzden bu güne iyi bak!”
Kadim Sanskrit Şiiri
“Dün bir rüya,yarınsa bir hayaldir.
Rüyayı mutlu,
Hayali umutlu yapan
bu gündür.
Bu güne iyi bak.”
Halil Cibran
“Bu gün nedir?
Geriye kalan hayatınızın ilk günü.”
Nazmi Gür
GEÇEN
ZAMAN VE BÜYÜK ZAMAN
Zaman ve uzay, bir doğal olayın açıklanmasında, hatta bizim için bile
değiştirilmesi durumunda şimdiye kadar temel aldığımız alt yapıyı yerle bir
edecek kadar önemli bir yapılardır.
Henüz günlük yaşantımızla, Einstein’in izafiyet teorisinin bu kısmını
birleştiremedik. Duyu üstü deneyimlerimizi açıklarken, hâlâ Newton’un
mekanik teorisine başvuruyoruz. Şu örneği ele alalım: Louise, arkadaşı
Josiane’ın bir trafik kazası geçirebileceğini çok derinden “hissetti”
diyelim.
Bu
“izlenim”ini doğrulamak için Louise, saati not edip arkadaşını telefonla
arar.
Josiane da onu, hiçbir şeyin olmadığına ve her şeyin yolunda olduğuna
inandırır.
Bu
durumda, Louise’in ilk tepkisi (Newton’un düşünüşüne göre), izleniminin
“kendi hayal gücünün bir ürünü” olduğuna kendini inandırmaktadır.
Zaman doğrusal olmadığı için (geçmiş, şu an ve gelecek, genel sıralamaya
göre), olay, biz onu görürken gerçekleşebileceği gibi, çoktan yaşanmış ya da
ileriki bir tarihte yaşanacak da olabilir.
Olayın sadece bir olasılık olarak kalıp kendini hiçbir zaman göstermemesi de
mümkündür. Bununla birlikte, söz konusu olayın biz onu “hissettiğimizde”
meydana gelmiş olmaması, hiçbir şekilde olma olasılığının bulunmadığı
anlamına gelmez.
NEREDE
YAPMALI?
-
Burada...
KİM YAPMALI?
-
Ben |